Hey’et-i Nasiha’dan “Âkil Adamlar”a...
Yakın tarihte karşılaştığımız hainliklerin bugünle ne kadar örtüştüğünü gözler önüne sereceğiz. İlim adamlarımızın görüşlerini vereceğiz. “Âkil” dediklerinin tiynetlerini niyetlerini ortaya koyacağız. Halkımızın üzerine gidilirken, millî irade boğulurken kenara çekilmeyeceğiz! Hakikatleri gözler önüne sereceğiz...
Öcalan’ın nasihatçıları
Bu yazı dizimizde Türk milletinin yakın tarihte karşılaştığı hainliklerin günümüzle ne kadar örtüştüğünü gözler önüne sereceğiz. İlim adamlarımızın görüşlerini vereceğiz. “Âkil” dediklerinin tiynetlerini, niyetlerini ortaya koyacağız.
BAŞLARKEN
İhanet tarihinin ne kadarı yazıldı bilmiyorum ama bu yazı dizimizle yakın zamanın ihanetleri daha hafızalarda iken geleceğe intikal ettirmek istiyoruz.
Tarihin çöplüğü ihanetlerle tıka basa doludur.
Türk; toleransının, insana güvenmenin kurbanı olmuştur. Her vakit arkadan vurulmuştur.
Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.
Anadolu’da çoban ateşleri yakıldığında, “Payitaht” telaşa düşmüş ve Mondros Mütarekesi’nden sonra işgalciler gücendirilecek diye nasihat heyetleri kurulmuş ve başlarına da bizzat padişahların oğulları geçirilmiş, Kuvâ-yı Milliye güçlerine karşı isyanlar çıkartılmıştı.
“Cani”, “katil”, “bozguncu”, “yıkıcı”, “bölücü”, “sadist”, “mozişt” diye Amerika’ya yalvar yakar Kenya’da yakalattığımız Abdullah Öcalan İmralı’ya tıkılıp idam cezasına çarptırıldı; ancak sonra, Amerika’nın “Asmayacaksınız!” sözü hatırlanıp cezası müebbede çevrildi. Türkiye’yi yönetenler, Abdullah Öcalan gibi, aslında her adımını bilerek atan ve başında ne düşündüyse onu uygulayan bir adama, iradelerini teslim etmişlerdir!
“Türk”le, “Türkiye” ile, “bayrak”la, “Türk milliyetçiliği”yle, “Mustafa Kemal”le hesap görmek isteyenler, “son Stalin” Abdullah Öcalan’ın iki dudağı arasından çıkacak sözlere âdeta tapar olmuşlardır.
Biz, yakın tarihte karşılaştığımız hainliklerin bugünle ne kadar örtüştüğünü gözler önüne sereceğiz. İlim adamlarımızın görüşlerini vereceğiz. “Âkil” dediklerinin tiynetlerini, niyetlerini ortaya koyacağız.
Halkımızın üzerine gidilirken, millî irade boğulurken kenara çekilmeyeceğiz! Hakikatleri gözler önüne sereceğiz.
“Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez.” (Hac suresi, 22/38)
Gayret bizden Tevfik Allah’tan...
Arslan Tekin
Bizi yöneten zihniyet
Türkiye’yi, “Sizi Türk olmaktan kurtardık!” diyen bir zihniyet yönetiyor.
Türkiye’yi, “Ben dinsizim!” diyen insanları baş tacı edip “âkil adam” diye Müslüman halka akıl vermeye gönderenler yönetiyor.
(İşbirlikçisi olduğunuz “inkârcılar” için Hak Taâlâ buyuruyor: “İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar; artık onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.” (Hac suresi, 22/57) (İşbirlikçiler, Allah katında itibarlarını düşünsünler!)
Türkiye’yi, “Bayrağın adı değişsin, devlet bayrağı olsun, Türkiye bayrağı olsun; BDP’li Selahattin Demirtaş öyle istiyor.” diyen “eçhel”i “âkil adam” seçenler yönetiyor.
Abdullah Öcalan “âkil adamlar” toplansın, “hakikat komisyonu” kurulsun dediği için her emrini yerine getirenler yönetiyor.
Ve Türkiye’yi, insanlarımızı. “‘geri zekâlı’, ’koyun’; ‘Allah’ deyince sözün önünü arkasını düşünmeden, arkamızdan gelirler; zehri istediğimiz gibi zerk ederiz!” diyen bir zihniyet yönetiyor.
***
İnsanlarımız uyanıyor: 300 millî aydın “sapık zihniyet”e ihtarını çekti... Kimin eli neye varırsa, kimin gücü neye yeterse geri durmamalıdır.
Vuruşa vuruşa çekilmeyeceğiz; vuruşa vuruşa yeneceğiz!
Halkı uyandıracağız; senin, benim verdiğim vergilerle dolaşacak Artin Kemal zihniyetlilere Anadolu’yu dar edeceğiz! Kanunlarda yazılı bütün demokratik hakları kullanacağız; protestoysa protesto, mitingse miting, pankartsa pankart, soruysa soru, bütün meşru yolları deneyeceğiz.
İHANETİ GÖRDÜM!
Tarihe gideceğiz... Konuyu fazla dağıtmadan Hey’et-i Nasiha nedir? Niçin kurulmuştur? Halktan neyi istemiştir? Millî Mücadele’ye neden karşı çıkmıştır?
Hepsini ayrıntılı anlatacağız. “İhaneti gördüm!” diyeceksiniz.
İlim adamlarımızın görüşlerini vereceğiz. Halkımızın nasıl psikolojik baskıya uğratıldığını, “PKK Demokratik Cumhuriyeti” için nasıl zemin hazırlandığını, tarihten örneklerle idrâk edeceksiniz ve irkileceksiniz.
Zamanımızın Hey’et-i Nasihası BDP/PKK-AK Parti ortak havuzundan devşirilmiştir: Kimi cehaletinden, kimi menfaat umduğundan, kimi holdingini kurtarmak, kimi örtülü ödenekten para almak, kimi dizilerde rol kapma, kimi üniversitede tutunabilme, kimi mülevves fikirlerini yayma zemini bulma, Kimi KCK davasından kurtulma “Âkil Adamlar”, ilk günün heyecanı geçince, halkın direnci karşısında biz ne yapıyoruz?” “Nasıl bu ihanetin içine girebiliriz diye kara kara düşünmeye başladılar...
Neye alet olduklarını bilmiyorlar
“Âkil Adamlar”dan Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan “pişmanlık” belirtilerinin üstünü örtmek, karanlıkta ıslık çalmak için bir yazı kaleme almış ve neye “âlet” olduklarını ifşa etmiş. Gazetesi ifşasını “Bir âkil insan manifestosu” başlığıyla manşete taşımış. (Akşam, 6 Nisan 2013)
Prof. Dr. Deniz Ü. Arıboğan diyor ki: “Barış süreçlerinin mümkün olduğunca sessiz ve teknik çerçevede yürütülmesi gerektiğine inandığımdan akillik meselesi konusunda yazmak niyetinde değildim. Lakin her türlü iletişim kanalından gelen eleştirilerin, tehdit ve hakaretlerin ardından bir açıklama yapmak da farz oldu. Gönderilen kutlama mesajlarına ve eleştirilere teşekkür ediyorum. Endişe ve tedirginlikleri anlayışla karşılıyor ve benim açımdan bu akillik meselesi nasıl görünüyor kısaca ona değinmek istiyorum.”
Hanım profesör, neye “âlet” olduklarını kendisi açık açık yazıyor:
“Seçilen akillerin barış sürecinin yürütülmesiyle ilgili herhangi bir resmi bilgisi olmadığı gibi, bu görüşmelerin içerisinde yer alması da söz konusu değil. Süreç devletin resmi organları kanalıyla yürütülüyor. Bizlerden istenen sadece barış kültürünün yaygınlaştırılması için liderlik yapmamız ve toplumsal kutuplaşmanın ve gerginliğin ortadan kaldırılmasına katkı sunmamız.” Siz bir ilim insanısınız... Bilmediğiniz bir şeyin peşinden nasıl gidersiniz! Hükûmetin A. Öcalan’ın ardından gittiğini görmüyorsanız/göremiyorsanız işgal ettiğiniz ilim kürsüsünü gerçekten, muhakeme yürütebilen analitik düşünceye sahip “âkil” birine bırakın ve köşenize çekilin.
Halka neyin barışını anlatacaksınız!... Sizin tehdit dedikleriniz, meseleleri bilenlerin öfkesidir ve sizin neden aldatıldığınızı size anlatmak istemişlerdir. Kaygılarını dile getirmişler, uyanın demişlerdir. Eğer içlerinde densizler varsa, onları ayıklayın ve tenkit edenlerin fikirlerine itibar edin... Nerede hata ettiğinizi göreceksiniz.
Yarın: Tarih sizi asla affetmez!